Dijital asistana geri dön.
1877-1878 Osmanlı – Rus Savaşı (93 Harbi) (Ortalama okuma süresi 5 dakika, 48 saniye.)
2 yıl önce eklendi. // Toplam okunma: 3,468
  • Rusya’nın desteğiyle balkanlarda yaşayan slav halk ara­sında Osmanlı devletinden ayrılmak amacıyla başlayan ka­rışıklıklara Balkan bunalımı denir. Bu ayaklanmalar 1875’te Bosna Hersek’te başlamış ve balkanlara yayılmıştır. 
  • 1876’da İngiltere’nin isteği ile Balkan olaylarını görüşmek ve Osmanlı-Rus anlaşmazlığını gidermek için İstanbul’da bir konferans (Tersane Konferansı) düzenlenmiştir. 
  • Tersane Konferansı’nde Osmanlı aleyhie karar çıkmasını engelemek amacıyla padişah II.Ab­dülhamit tarafından I.Meşrutiyet ilan edilmiştir. 
  • Bu konferansa Avusturya, Almanya, İngiltere, Rusya, İtal­ya ve Osmanlı Devleti katılmıştır. İstanbul Konferansında Avrupa devletleri Osmanlı Devleti’nden, Sırbistan ve Ka­radağ’dan askerlerini çıkarmasını, Bosna, Hersek ve Bul­garistan’a özerklik vermesini ve Balkanlarda ıslahat yap­masını istediler.
  • Osmanlı Devleti bu kararları kabul etmeyince bu kez Lond­ra’da bir konferans daha düzenlenmiştir. 
  • Avusturya, Almanya, İngiltere, Rusya ve İtalya’nın katıldı­ğı bu konferansta “Osmanlı Devleti, Hristiyan halk için söz verdiği reformları yerine getirecek, protokolü imzalayan devletlerin elçileri, reformları denetleyecektir.” kararı çık­mıştır. 
  • Osmanlı Devleti, katılmadığı bu konferansın onur kırıcı isteklerini kabul etmeyince Rusya, Osmanlı Devleti’ne sa­vaş açmıştır. Savaş Balkanlar ve Kafkasya olmak üzere iki cephede yaşanmıştır. Bu savaş Rumi takvime göre 1293 yılında meydana gelmiştir.
  • İngiltere ilk kez bu savaş sırasında Rusya’ya karşı Osmanlı toprak bütünlüğünü koruma politikasından vazgeçmiştir. Osmanlı- Alman­ya yakınlaşmasından rahatsız olan İngiltere Rusya’ya; Süveyş Kanalı’na dokunmadığı, Boğazlarla ilgili statünün bozulmadığı takdirde savaşta tarafsız kalacağını bildirmiştir.
  • Rus kuvvetleri Balkanlarda Bulgaristan topraklarını işgal ederek Edirne’ye doğru ilerlemiştir. Ancak Rusya Şıpka Geçidi’nde Süleyman Paşa’nın, Plevne önlerinde de Gazi Osman Paşa’nın başarılı savunmalarıyla karşılaşmıştır. Ancak dört ay sonunda Plevne müdafaası başarısız olmuş ve Gazi Osman Nuri Paşa esir düşmüştür. Bu mücadele­lerde Balkan milletlerinin Ruslara yardım etmesi de mağlu­biyetin sebeplerindendir.
  • Plevne Muharebelerindeki üstün savunması­nın ardından Sultan II. Abdülhamit tarafından “Gazi” unvanına layık görülmüştür. Atatürk’ün kendine örnek aldığı tek asker Gazi Osman Paşa’dır. 
  • Kafkas cephesinde Osmanlı ordusunun başında Gazi Ah­met Muhtar Paşa bulunuyordu. Osmanlı ordusu ilk zaman­larda başarılı olduysa da Ruslar daha sonra Kars ve Arda­han’ı ele geçirip Erzurum’a kadar ilerlemişlerdir. Erzurum halkı, Nene Hatun adlı kahraman Türk kadınının etrafında toplanarak Rusları Aziziye tabyalarında durdurmuştur. An­cak Doğu Anadolu’da yaşayan Ermenilerin Ruslar ile işbir­liği yapması sonucu ateşkes istemiştir.
  • Bu savaşın sonlarına doğru padişah II.Ab­dülhamit kendisine verilen yetkiye dayanarak Meşrutiyet yönetimine son vererek meclis’i sü­resiz olarak kapatmıştır. Böylece 1908’e kadar sürecek olan İstibdat dönemi başlamıştır. 

Yapılan Edirne Ateşkes Antlaşması sonrasında taraflar arasında 1878’de Ayastefanos (Yeşilköy) Antlaşması ya­pılmıştır. Bu antlaşmaya göre; 

  • Büyük bir Bulgaristan Krallığı kurulacak, 
  • Sırbistan, Karadağ ve Romanya bağımsız olacak, 
  • Kars, Ardahan, Batum, Doğu Beyazıt Rusya’ya bırakı­lacak, 
  • Bosna Hersek’e özerklik verilecek, 
  • Osmanlı Devleti Rusya’ya savaş tazminatı ödeyecek, 
  • Girit ve Ermenilerin bulunduğu yerlerde ıslahatlar ya­pılacaktı. 
  • Doğu Anadolu’da bir Ermeni devleti kurdurup bölgede nüfuz sahibi olmak isteyen Rusya, Ayastefanos Ant­laşması’nın 16. maddesine, Ermeniler lehine madde koydurarak Ermeni sorununu ilk defa uluslararası bir belgede yer almıştır. 
  • 93 Harbi sırasında hem Kafkaslardaki Rus ve Erme­nilerin zulümleri hem de Balkanlardaki Bulgar ve Rus askerlerinin saldırıları bu bölgelerden Anadolu’ya bir milyon Türk’ün göç etmesine yol açmıştır. Böylece ilk kez Balkanlardan Anadolu’ya göçler başlamıştır. 

Rusya’nın Balkanlarda güçlenmesinden rahatsız olan İn­giltere’nin başını çektiği Avrupa devletleri antlaşma şart­larının yeniden gözden geçirilmesi için Berlin’de bir kon­ferans düzenlemişlerdir. İngiltere, Osmanlı Devleti’nden Ayastefanos Antlaşması’nın şartlarının hafifletilmesi karşı­lığı Kıbrıs’ın yönetiminin kendisine verilmesini istemişledir. Kıbrıs’ın geçici olarak İngiltere’ye verilmesi sonucu Ayes­tefanos Antlaşması yürürlüğe girmemiştir. Bu açıdan Sevr antlaşmasına benzetilebilir. 

Yapılan görüşmeler sonucunda Ayastefanos Antlaşması’nı ortadan kaldıran Berlin antlaşması (1878) imzalanmıştır. 

Bu antlaşmaya göre; 

  • Bulgaristan üçe ayrılacak, ( Osmanlı, Makedonya, Özerk bölge olarak) 
  • Sırbistan, Karadağ ve Romanya bağımsız olacak, 
  • Kars, Ardahan, Batum Rusya’ya; Doğu Beyazıt Os­manlıya verilecek, 
  • Bosna Hersek Osmanlı toprağı sayılacak ancak yöneti­mi, geçici olarak Avusturya’ya bırakılacak, 
  • Girit ve Ermenilerin oturdukları yerde ıslahatlar yapıla­caktı. 
  • Ayastefanos Antlaşması’nın Ermenilerle ilgili 16. mad­desi Berlin Antlaşması’nın 61. Maddesi olarak yer aldı. Böylece Ermeni meselesi dünya kamuoyuna ve ulus­lararası antlaşmalara girerek uluslararası sorun haline gelmiş oldu. Avrupa devletlerinin Türk-Ermeni ilişkile­rinde müdahale hakkı doğmuş oldu.